Hiç tartışmasız geleceğin ve gerçek zenginliğin belirleyicisi su olacaktır. Eğer su varsa hayat vardır, yoksa geçmiş olsun… Dünyada birçok ülkede ciddi kuraklık sorunu yaşanıyor. “Türkiye’de yok” demeyin; iklim değişikliğine bağlı olarak yağışların azlığı ve barajlarda su doluluk oranların düşmesi, son dönemde kuraklık riskini yeniden ülke gündemine taşıdı. Hatta uzmanlar Türkiye’nin yakın gelecekte su kıtlığı çekip, iklim krizinden en fazla etkilenecek ülkelerden biri olacağını çok net bir şekilde verilerle ortaya koyuyor. Bu yüzden herkes üzerine düşeni yapmalı, kendimiz için olmasa bile gelecek nesiller susuz kalmasın diye bilinçli bir şekilde mücadele etmeliyiz. Nasıl çocuklarımıza diş fırçalarken veya banyo yaparken boşa su harcamaması uyarısı yapıyorsak, her alanda bu uyarıları yılmadan tekrarlamalıyız.
“Tüketimin bu ölçüde olduğunu bilmiyordum”
İşte kendi adıma bu uyarılardan birini bu yazıyla yapmak istiyorum. Geçtiğimiz günlerde aldığım bir uyarıyla ciddi su tüketilen alanlardan birinin otomotiv yetkili servisleri olduğunu öğrendim. Hani otomobilinizi bakım, onarım veya rutin kontroller için servise verdiğinizde, dönüşünde pırıl pırıl teslim alıyorsunuz ya, ondan bahsediyorum. Tüketimin farkındaydım ama boyutun bu ölçüde olduğunu bilmiyordum.Rakamları verirsem biraz daha net anlayacaksınız: Yetkili servisteyken 1 araç yıkanırken ortalama 160 litre su harcanıyor. Bir servise günde ortalama 50 araç girdiğinden yola çıkarak su tüketiminin 8 bin litreye (8 m3) ulaştığı sonucu ortaya çıkıyor.Bu da sadece bir serviste ayda 240 m3 (240.000 lt) suyun araç yıkanması için tüketildiğini ortaya koyuyor. Türkiye genelinde özel servisler hariç, markalar tarafından yetkilendirilip TSE belgesi almış 4.500 servisin olduğundan yola çıkarsak, servislerde sadece araç yıkanması için tüketilen suyun ayda 1 milyon m3’ü, yılda 12 milyon m3’ü geçtiği anlaşılıyor.
Tarım ve sanayi kesimi hariç, belki yıllık su tüketiminin %0,2’si bile etmiyor olabilir ama bu tüketimin net israf olduğu açık. Çünkü tamamen keyfe keder bir uygulama. Yetkili servislere, “İçi tamam ama araçların dışının yıkanması şart mı?” diye sorduğumda şu cevabı veriyorlar: “Haklısınız ama bağlı olduğumuz markalar müşteri memnuniyeti adına bunu zorunlu tutuyor ve kriterlere ekliyor. Eğer araçları yıkamazsak bu alanda yaşanacak puan kaybı bizim için maddi kayıp yaratıyor.”
Bu israfı anlamakta gerçekten zorlanıyorum. Her bir damla su geleceğimiz için bu kadar değerliyken, servise giren araçlar da yıkanmayıversin. Servis yetkilileri ancak müşterilerin yıkanmaması konusunda gönüllü olursa bunun olabileceğini söylüyor. O zaman buradan sesleniyorum: “Servis işlemlerinden sonra gönüllü olarak aracınızın dışını yıkatmayıp, sadece iç temizliğini yaptırırsanız, geleceğinizi korursunuz.”
Otomotiv Satış Sonrası (OSS) Derneği Başkanı Ali Özçete, dünyamızda ve ülkemizde hızlı azalan su seviyesinin sadece otomotivin değil otomotiv satış sonrasının da ana gündem maddelerinden biri olduğunu söylüyor. Özçete bu konuda yaptıklarını şöyle anlatıyor: “OSS Derneği üyeleri özellikle dağıtım depoları ve fabrikalarının çatılarında biriken ve kanalizasyona bağlı olan yağmur sularının çevreye tekrar kazanılması adına yeraltı depolarında toplanıp daha sonra bahçe sulama, araç yıkama ve çevre temizliği ve gibi birçok alanda yeniden dönüşüm sağlayarak kullanılması konusunda farkındalık oluşturmaya başlamış durumda. Henüz bu yeniden kazanım projesi yüksek katılım sayılarına ulaşmamış olsa da bu sürecin başlaması geleceğe yönelik umut vericidir.”
Birçok yetkili serviste yıkanan araçlar az su kullanımlı yüksek basınçlı özel kompresörler kullanılmak suretiyle gerçekleştiriliyor. Bu noktada atık suların aynı sanayideki gibi tekrar kullanılma şansı olup olmadığını sorduğumda da şu cevabı aldım: “Evet çok iyi olurdu ama yıkamada kullanılan deterjan ve kimyasallardan dolayı çok mümkün değil.” Tabi bu noktada kimyasal ve deterjanla yıkamanın çevreye verdiği zarar da cabası.
Türkiye genelinde Otomotiv Yetkili Satıcılar Derneği’ne (OYDER) üye 1270 yetkili servis bulunuyor. OYDER’e üye olmayanlarla birlikte toplam yetkili servis sayısının 3 bin adet civarında olduğu söyleniyor. TSE’den TS12047 sertifikası almış toplam yetkili servis sayısı ise 4 bin 500 adet. Bunun yaklaşık 3 bini yetkili servis, 1500 adedi ise Bosch Car, Eurorepar ve Otopratik gibi markaların yetkilendirdiği servisler. Bir de tabii bunların dışında ‘yıkama’ hesabına katmadığımız on binlerce ‘oto tamircisi’ diye tabir edilen irili ufaklı özel servis yer alıyor.
Kişi başına düşen yıllık su miktarına göre, Türkiye şu anda su azlığı yaşayan bir ülke konumunda. Türkiye’de artan nüfusla birlikte kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarının 2030 yılında 1.200 metreküpe, 2040 yılında 1.116 metreküpe, 2050 yılında ise 1.069 metreküpe kadar düşmesi bekleniyor. Bu rakamlar, Türkiye’nin su kıtlığı çeken bir ülke durumuna geleceğini gösteriyor. Yani adım adım su fakiri bir ülke olmaya doğru gidiyoruz. Bu yüzden ülkemizin su kaynakları, su durumu, küresel iklim değişikliğinin içme suyuna etkileri, su tasarrufu, kuraklık gibi konular artık ülkenin ana gündem maddeleri olmalı. Çünkü bu işin şakası yok.